11 Ekim 2012 Perşembe

DİNLERİN ORTAK DİLİ: RAMAZAN


DİNLERİN ORTAK DİLİ: RAMAZAN
“Dünyada hiçbir kent, ne topraklarının bereketi, ne de ticaretteki zenginliği bakımından bu kenti geçemezdi.” Tarihçi Ammianus Marcelleinus (M.S. 4. yüzyıl)
Kimi yerler vardır birkaç yüzyıl bir arada yaşanır. Kimi yerler vardır zaman şehir kapısında asılı kalır. Kimi yerlerde göğe açılan eller birleşir. Kimi yerlerde gülen yüzler bayram şekeri niyetine dağıtılır.
EZAN ÇAN’A, ÇAN HAZAN’A KARIŞIR ANTAKYA’DA
Ortadoğu ve Anadolu arasında bir geçiş noktası olan Antakya, üç semavi dinin ilklerine ev sahipliği yapan çok özel bir yer. Dünyadaki ilk mağara kilisenin, Anadolu’daki ilk caminin ibadete açıldığı özel kentimiz Hatay’ın merkezi Antakya, bu yoğun diyalogun ve kaynaşmanın en canlı yaşandığı yer. Üç büyük dinin barış içinde yaşadığı nadir bir kent olan Antakya’da cami, kilise ve havra aynı sokakta birbiri ardı sıra yer alır. Çünkü Hataylılar, dinine, etnik kökenine, diline bakmadan aynı toprağın çocukları olarak kucaklar birbirini. Ezan sesi çan sesine, diller dillere karışır ama kimse kimseye karışmaz Antakya’da. Türkiye’nin en renkli şehirlerinden biri olmakla birlikte farklılıkların da bir arada yaşandığı bir şehirdir aslında. Bütün farklılıklarıyla asırlardır barış, kardeşlik ve huzur içinde bir arada yaşayan medeni yapısıyla da bu değerleri en güzel yansıtan örneklerden. Hayat döngüsü içinde kimin Hristiyan, Musevi, Arap, Türk, Alevi, Sünni olduğunu bilmeden yaşarız bu şehirde biz ve bütün dinlerin bayramlarını hep birlikte kutlarız. İşte bu mübarek Ramazan ayında da bir araya geldik üç semavi dinin temsilcileriyle. Hoşgörü ve kardeşlik içinde aynı iftar sofrasında buluşarak açtık orucumuzu.
BARIŞ VE HOŞGÖRÜ KENTİ HATAY
Üç semavi inanışın temsilcilerini aynı masada buluşturan iftar sofrasının verdiği his ve ruhani liderlerin birbirleriyle olan iletişimleri Hatay’daki hoşgörüyü bir kez daha gözler önüne seriyordu. Semavi dinlerin temsilcileri tarafından dünyaya barış çağrısı yapılması amacıyla  düzenlenen buluşma, özel bir mekân olan Sveyka Restoranda gerçekleşti ve Hatay’ın anavatana katılışının 73. yıl dönümü gibi özel bir güne denk geldi. Bu mekânın tercih edilmesi, Sveyka Restoranın bulunduğu Kurtuluş (Herode) Caddesinin dünyada ilk ışıklandırılan cadde olması ve bu cadde üzerinde üç semavi dinin ibadethanelerinin bulunmasıydı. Hatay İl Müftüsü Mustafa Sinanoğlu tarafından düzenlenen iftar yemeğine; Musevi Cemaati Başkanı Şaul Cenudioğlu, Ortodoks Kilisesi Pederi Jan Dellüler, Alevi Cemaati adına Şeyh Nasrettin Eskiocak, Antakya Protestan Kilisesi Ruhani Lideri Yakup Chang, Ermeni Cemaati Başkanı Cem Çapar, dergimizin köşe yazarlarından Tarihçi Ali Rıza Tütüncüoğlu ve Hatay Life dergisi ekibi katıldı. İftar sofrasında buluşmamızın ardından hep birlikte dua edip ezanın okunmasını bekledik. Bu bekleyiş sırasında bir ilke imza atılarak TRT radyosundan canlı yayın yapıldı. Antakya’dan Türkiye’ye, ruhani liderler kendi dillerinden barış ve hoşgörü mesajları verirken İslam âleminin Ramazan ayı için de güzel dileklerde bulundular. Hep birlikte ellerimizi açıp dua ettiğimiz iftar sofrasında ezanın okunması ile başladı yemeğimiz. Yemek süresince günün anlamı üzerinde duran cemaat liderleri dinler arası saygıyı nasıl koruduklarını, eski ramazanları ve orucu anlattılar. Biz de anlatılanlar sayesinde, merak ettiğimiz ve yaşamayı umduğumuz eski Ramazanları az da olsa içimizde hissetme fırsatı bulduk.
MÜFTÜ, PEDER VE HAHAM İFTAR SOFRASINDA
Tüm İslam âleminin mübarek ayı olan Ramazan’da bir araya gelen ruhani liderler; tarihi, dini, mutfağı ve daha birçok yönüyle zengin olan Hatay’da barış içinde yaşamaktan duydukları mutluluğu, her bir araya geldiklerinde dile getiriyorlar. Ruhani liderler tüm içtenlikleri ve hoş sohbetleriyle eskilere duydukları özlemlerini Müslüman âlemine aktarırken; Musevi Cemaati Başkanı Şaul Cenudioğlu mübarek Ramazan Bayramı’nın tüm insanlığa, dünyaya, güzellikler ve iyilikler getirmesi dileğini belirterek “Bizler cemaat olarak 23 asırlık bir geçmişe sahibiz. Hatay’daki bu hoşgörülü ortamın daha nice 23 asırlarca devam etmesini arzuluyorum.”sözleriyle de sahip olduğumuz değerlerin önemini bir kez daha hatırlattı bizlere. Hatay’ın sahip olduğu değerlerden biri olan Türkiye’nin tek Ermeni köyü Vakıflı köyünün Ermeni Cemaati Lideri Cem Çapar da “Bizim burada yaşadığımız kardeşlik ortamını bu sofra etrafında bir araya getirdiğiniz için teşekkür ederiz. Ayrıca bizlerin aynı anda çorbaya kaşık vurduğumuz bu iftar sofrasında buluştuğumuz gibi her kesimden, her milletten insanın bu şekilde barış ve birliktelik içinde yaşaması diliyorum” sözleriyle bulunduğumuz iftar sofrasındaki özel birlikteliğin hissettirdiklerini anlattı bizlere. İnsanların Hatay’ı tanımakta aslında çok geç kaldıklarını söyleyen Ortodoks Kilisesi Pederi Jan Dellüler ise “Hatay’ın insanı, bizler de dâhil herkese çok güzel bir enerji veriyor.  Kimin ne olduğunu bilmiyorsunuz ama hepsinin size olan davranışı eşit.” diyerek toplumumuzdaki hoşgörünün ve barışın, herkesin birbirine duyduğu saygı ve sevgiyle oluştuğunu söylüyor. Diğer bir yandan Alevi Cemaati’nden Şeyh Nasrettin Eskiocak “Güney Koreli Protestan Lider Yakup Bey’in bizim soframızda yer alması bile aslında her şeyi anlatıyor.’ sözleriyle anlatılmak istenen duyguları anlamlı bir şekilde özetliyor ve Hatay’da dini, ırkı ne olursa olsun herkesin kardeşçe yaşadığını bizlere bir kez daha hatırlatıyor.
NEREDE O ESKİ RAMAZANLAR!
İftar sofrasında bir araya gelen ruhani liderler İslam âleminin mübarek ayı Ramazan’ın geçmişten günümüze nasıl değiştiğini anlatırken “Ah nerede o eski Ramazanlar! Eski tadı kalmadı artık.’ diyerek başlıyorlar söze. Ramazan kültürünü evinde yaşattığını söyleyen Ortodoks Kilisesi Pederi Jan Dellüler “Belki farklı bir inançtayım ama küncülü ramazan ekmeğini alıp evime gittiğim bile oluyor. Topun atışının ne demek olduğunu, sahurun ve iftarın ezanla birlikte başladığını biliriz. Bizler Ramazan ayı geldiği zaman kendi bayramımız gibi kutluyoruz.” sözleriyle farklı dinden olmasına rağmen Ramazan’a olan saygısını anlatıyor bizlere. Farklı dinden insanların birbirine komşu olduğu Hatay’da Musevi Cemaati Başkanı Şaul Cenudioğlu ise “Ramazan Bayramı öncesi yapılan tüm hazırlıklarda Gerek Musevi, gerek Hıristiyan, gerek Müslümanların emeği ile bayramı bayram yapan şeyler vardı. Ne yazık ki, artık bu tatlı telaşlar eskisi kadar kalmadı.” diyerek Hatay’daki ramazan ve bayram telaşlarını bile özlediklerini söylüyor. Alevi Cemaati adına Şeyh Nasrettin Eskiocak da eski zamanlarda Ramazanların sevinçle karşılandığını fakat artık eski tadının olmadığını ve eskileri tekrar yaşamanın bu birlik ve beraberliğin devamlılığı ile mümkün olacağını anlatıyor bizlere. Cemaat liderlerinin ardından söz alan Hatay İl Müftüsü Mustafa Sinanoğlu da “İslam dini Ramazan ayı vesilesiyle insanlara acımayı, açların halini anlamayı ve diğer insanları sevmeyi öğretiyor. Kalplerdeki kirleri, pasları arındırıyor. O kalbin içindeki kin, nefret, husumet, adavet, haset, fesat kaldırılıyor; yerine muhabbet, merhamet, muhaverat geliyor. Yaratılanı severiz yaratandan ötürü.  Bu sene hem Yahudilerin hem Hristiyanların hem de Müslümanların bayramları aynı döneme denk geldi ve sırayla hepimiz birbirimizin bayramını kutladık. Ancak modernleşme çağına girdiğimizden dünkü Ramazanları yaşamak mümkün değil. Dünyanın meşgalesi uzaklaştırdı insanları birbirinden. Durum böyle olunca, o eski saflığı bulmak da kolay olmuyor. Eski Ramazanlara duyduğumuz özlemle birlikte Hatay’da hep beraber olduğumuz sürece topluma örnek ve önder insanlar olma yolunda ilerliyoruz. Bizler kaynaştığımız, kucaklaştığımız müddetçe toplum da bize bakarak bu kaynaşma ve kucaklaşmayı devam ettirecektir.” 
Müftümüzün dilinden dökülen bu güzel sözlerin ardından yemeğimizin ve buluşmamızın sonlarına doğru gelmiştik. Son olarak üç semavi din liderinin tüm insanlık için söylediği “Biz birbirimizden ayrılamayız, biz hep birlikte doğduk, birlikte yaşıyoruz ve yaşamaya devam edeceğiz.” sözlerinin gerçekleşmesi umuduyla hayırlı Ramazanlar…


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder