DİNLERİN ORTAK DİLİ: RAMAZAN
“Dünyada hiçbir kent, ne topraklarının bereketi, ne de ticaretteki
zenginliği bakımından bu kenti geçemezdi.” Tarihçi Ammianus Marcelleinus (M.S.
4. yüzyıl)
Kimi yerler
vardır birkaç yüzyıl bir arada yaşanır. Kimi yerler vardır zaman şehir
kapısında asılı kalır. Kimi yerlerde göğe açılan eller birleşir. Kimi yerlerde
gülen yüzler bayram şekeri niyetine dağıtılır.
EZAN ÇAN’A,
ÇAN HAZAN’A KARIŞIR ANTAKYA’DA
Ortadoğu ve
Anadolu arasında bir geçiş noktası olan Antakya, üç semavi dinin ilklerine ev
sahipliği yapan çok özel bir yer. Dünyadaki ilk mağara kilisenin, Anadolu’daki
ilk caminin ibadete açıldığı özel kentimiz Hatay’ın merkezi Antakya, bu yoğun
diyalogun ve kaynaşmanın en canlı yaşandığı yer. Üç büyük dinin barış içinde
yaşadığı nadir bir kent olan Antakya’da cami,
kilise ve havra aynı sokakta birbiri ardı sıra yer alır. Çünkü
Hataylılar, dinine, etnik kökenine, diline bakmadan aynı toprağın çocukları
olarak kucaklar birbirini. Ezan sesi çan
sesine, diller dillere karışır ama kimse kimseye karışmaz Antakya’da.
Türkiye’nin en renkli şehirlerinden biri olmakla birlikte farklılıkların
da bir arada yaşandığı bir şehirdir aslında. Bütün
farklılıklarıyla asırlardır barış, kardeşlik ve huzur içinde bir arada yaşayan
medeni yapısıyla da bu değerleri en güzel yansıtan örneklerden. Hayat
döngüsü içinde kimin Hristiyan, Musevi, Arap, Türk, Alevi, Sünni olduğunu
bilmeden yaşarız bu şehirde biz ve bütün dinlerin bayramlarını hep birlikte
kutlarız. İşte bu mübarek Ramazan ayında da bir araya geldik üç semavi dinin
temsilcileriyle. Hoşgörü ve kardeşlik içinde aynı iftar sofrasında buluşarak
açtık orucumuzu.
BARIŞ VE
HOŞGÖRÜ KENTİ HATAY
Üç semavi inanışın temsilcilerini aynı masada buluşturan iftar
sofrasının verdiği his ve ruhani liderlerin birbirleriyle olan iletişimleri
Hatay’daki hoşgörüyü bir kez daha gözler önüne seriyordu. Semavi
dinlerin temsilcileri tarafından dünyaya barış çağrısı yapılması amacıyla
düzenlenen buluşma, özel bir mekân olan Sveyka Restoranda gerçekleşti ve
Hatay’ın anavatana katılışının 73. yıl dönümü gibi
özel bir güne denk geldi. Bu mekânın tercih edilmesi, Sveyka
Restoranın bulunduğu Kurtuluş (Herode) Caddesinin dünyada ilk ışıklandırılan
cadde olması ve bu cadde üzerinde üç semavi dinin ibadethanelerinin
bulunmasıydı. Hatay İl Müftüsü
Mustafa Sinanoğlu tarafından düzenlenen iftar yemeğine; Musevi Cemaati Başkanı
Şaul Cenudioğlu, Ortodoks Kilisesi Pederi Jan Dellüler, Alevi Cemaati adına
Şeyh Nasrettin Eskiocak, Antakya Protestan Kilisesi Ruhani
Lideri Yakup Chang, Ermeni Cemaati
Başkanı Cem Çapar, dergimizin köşe yazarlarından Tarihçi Ali Rıza Tütüncüoğlu
ve Hatay Life dergisi ekibi katıldı. İftar sofrasında buluşmamızın ardından hep
birlikte dua edip ezanın okunmasını bekledik. Bu bekleyiş sırasında bir ilke
imza atılarak TRT radyosundan canlı yayın yapıldı. Antakya’dan Türkiye’ye,
ruhani liderler kendi dillerinden barış ve hoşgörü mesajları verirken İslam âleminin
Ramazan ayı için de güzel dileklerde bulundular. Hep birlikte ellerimizi açıp
dua ettiğimiz iftar sofrasında ezanın okunması ile başladı yemeğimiz. Yemek
süresince günün anlamı üzerinde duran cemaat
liderleri dinler arası saygıyı nasıl koruduklarını, eski ramazanları ve orucu
anlattılar. Biz de anlatılanlar sayesinde, merak ettiğimiz ve yaşamayı
umduğumuz eski Ramazanları az da olsa içimizde hissetme fırsatı bulduk.
MÜFTÜ, PEDER
VE HAHAM İFTAR SOFRASINDA
Tüm İslam
âleminin mübarek ayı olan Ramazan’da bir araya gelen ruhani liderler; tarihi,
dini, mutfağı ve daha birçok yönüyle zengin olan Hatay’da barış içinde
yaşamaktan duydukları mutluluğu, her bir araya geldiklerinde dile getiriyorlar.
Ruhani liderler tüm içtenlikleri ve hoş sohbetleriyle eskilere duydukları
özlemlerini Müslüman âlemine aktarırken; Musevi Cemaati Başkanı Şaul Cenudioğlu
mübarek Ramazan Bayramı’nın tüm insanlığa, dünyaya, güzellikler ve iyilikler getirmesi
dileğini belirterek “Bizler cemaat olarak 23 asırlık bir geçmişe sahibiz.
Hatay’daki bu hoşgörülü ortamın daha nice 23 asırlarca devam etmesini
arzuluyorum.”sözleriyle de sahip olduğumuz değerlerin önemini bir kez daha
hatırlattı bizlere. Hatay’ın sahip olduğu değerlerden biri olan Türkiye’nin tek
Ermeni köyü Vakıflı köyünün Ermeni Cemaati Lideri Cem Çapar da “Bizim burada
yaşadığımız kardeşlik ortamını bu sofra etrafında bir araya getirdiğiniz için
teşekkür ederiz. Ayrıca bizlerin aynı anda çorbaya kaşık vurduğumuz bu iftar
sofrasında buluştuğumuz gibi her kesimden, her milletten insanın bu şekilde
barış ve birliktelik içinde yaşaması diliyorum” sözleriyle bulunduğumuz iftar
sofrasındaki özel birlikteliğin hissettirdiklerini anlattı bizlere. İnsanların
Hatay’ı tanımakta aslında çok geç kaldıklarını söyleyen Ortodoks Kilisesi
Pederi Jan Dellüler ise “Hatay’ın insanı, bizler de dâhil herkese çok güzel bir
enerji veriyor. Kimin ne olduğunu
bilmiyorsunuz ama hepsinin size olan davranışı eşit.” diyerek toplumumuzdaki
hoşgörünün ve barışın, herkesin birbirine duyduğu saygı ve sevgiyle oluştuğunu
söylüyor. Diğer bir yandan Alevi Cemaati’nden Şeyh Nasrettin Eskiocak “Güney
Koreli Protestan Lider Yakup Bey’in bizim soframızda yer alması bile aslında
her şeyi anlatıyor.’ sözleriyle anlatılmak istenen duyguları anlamlı bir
şekilde özetliyor ve Hatay’da dini, ırkı ne olursa olsun herkesin kardeşçe
yaşadığını bizlere bir kez daha hatırlatıyor.
NEREDE O ESKİ
RAMAZANLAR!
İftar
sofrasında bir araya gelen ruhani liderler İslam âleminin mübarek ayı Ramazan’ın
geçmişten günümüze nasıl değiştiğini anlatırken “Ah nerede o eski Ramazanlar! Eski
tadı kalmadı artık.’ diyerek başlıyorlar söze. Ramazan kültürünü evinde
yaşattığını söyleyen Ortodoks Kilisesi Pederi Jan Dellüler “Belki farklı bir
inançtayım ama küncülü ramazan ekmeğini alıp evime gittiğim bile oluyor. Topun
atışının ne demek olduğunu, sahurun ve iftarın ezanla birlikte başladığını
biliriz. Bizler Ramazan ayı geldiği zaman kendi bayramımız gibi kutluyoruz.”
sözleriyle farklı dinden olmasına rağmen Ramazan’a olan saygısını anlatıyor
bizlere. Farklı dinden insanların birbirine komşu olduğu Hatay’da Musevi Cemaati
Başkanı Şaul Cenudioğlu ise “Ramazan Bayramı öncesi yapılan tüm hazırlıklarda
Gerek Musevi, gerek Hıristiyan, gerek Müslümanların emeği ile bayramı bayram
yapan şeyler vardı. Ne yazık ki, artık bu tatlı telaşlar eskisi kadar kalmadı.”
diyerek Hatay’daki ramazan ve bayram telaşlarını bile özlediklerini söylüyor.
Alevi Cemaati adına Şeyh Nasrettin Eskiocak da eski zamanlarda Ramazanların
sevinçle karşılandığını fakat artık eski tadının olmadığını ve eskileri tekrar
yaşamanın bu birlik ve beraberliğin devamlılığı ile mümkün olacağını anlatıyor
bizlere. Cemaat liderlerinin ardından söz alan Hatay İl Müftüsü Mustafa
Sinanoğlu da “İslam dini Ramazan ayı vesilesiyle insanlara acımayı, açların
halini anlamayı ve diğer insanları sevmeyi öğretiyor. Kalplerdeki kirleri,
pasları arındırıyor. O kalbin içindeki kin, nefret, husumet, adavet, haset,
fesat kaldırılıyor; yerine muhabbet, merhamet, muhaverat geliyor. Yaratılanı
severiz yaratandan ötürü. Bu sene hem
Yahudilerin hem Hristiyanların hem de Müslümanların bayramları aynı döneme denk
geldi ve sırayla hepimiz birbirimizin bayramını kutladık. Ancak modernleşme
çağına girdiğimizden dünkü Ramazanları yaşamak mümkün değil. Dünyanın meşgalesi
uzaklaştırdı insanları birbirinden. Durum böyle olunca, o eski saflığı bulmak da
kolay olmuyor. Eski Ramazanlara duyduğumuz özlemle birlikte Hatay’da hep
beraber olduğumuz sürece topluma örnek ve önder insanlar olma yolunda
ilerliyoruz. Bizler kaynaştığımız, kucaklaştığımız müddetçe toplum da bize
bakarak bu kaynaşma ve kucaklaşmayı devam ettirecektir.”
Müftümüzün
dilinden dökülen bu güzel sözlerin ardından yemeğimizin ve buluşmamızın
sonlarına doğru gelmiştik. Son olarak üç semavi din liderinin tüm insanlık için
söylediği “Biz birbirimizden ayrılamayız, biz hep birlikte doğduk, birlikte
yaşıyoruz ve yaşamaya devam edeceğiz.” sözlerinin gerçekleşmesi umuduyla
hayırlı Ramazanlar…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder